Şubat 26, 2022

iradeye fesat karıştırmak zinhar yasaktır, vebâli vardır


değerli avlonyalılar, sayın orta dünyalılar ve siz sevgili uzaylılar;

bildiğiniz üzere, kalemizin imar ve iskânıyla birlikte asayiş ve berkemalinden sorumlu kumandanımız albay dikkatsiz 25.02.2022 tarih ve saat:20:00 itibariyle bir irade beyanı yayınlamıştır. albayımızın iradesi ve beyanı gayet açık olduğu halde ileri görüşlü olmasının verdiği saikle bu iradesinin bir takım maksatlı yayınlara dönüşeceğini bildiği için beyanının altını yirmi dört numaralı boya fırçası ile üstelik mükerrer olarak çizdiği halde endişesi yine de vuku bulmuştur.

blog borsası kapalı olmasına rağmen avlonya kalesi ile ilgili maksatlı bir  takım dedikoduların piyasaya sürüldüğünü üzülerek müşahade etmekteyiz. neymiş; dikkatsiz albayın bu açıklamalarından sonra pazartesi blog borsası açılır açılmaz avlonya kalesi hisseleri sert düşüş yaşayacakmış, yok efendim bu açıklamayla blogun ömrü kısalmışmış, gidişat hiç iyi değilmiş, kriz kapıdaymış, kale artık 7/24 ziyarete açık olmayacakmış, öz çekim yapmak, ziyaretçi defterine yazmak yasaklanacakmış, darbe yakınmış gibi bir takım aslı astarı olmayan, tamamen iç huzurumuzu, milli birlik ve beraberliğimizi hedef alan yayınlar hakkında yasal hakkımızı kullanacağımızı belirtir, aşağıdaki açıklamayı kamuoyunun dikkatine sunarız.

1- sevgili ve öz hakiki ve dikkatsiz biladerimin 25.02.2022 açıklamaları, koyduğu kurallar, eski kaleye getirdiği yeni adetler kendisinin de altını çize çize belirttiği üzere kendini bağlar. beni ve avlonya kalesinin hükmi şahsiyetini bağlamaz. kale kapısının girişinde yazdığı gibi; olmaya devlet cihanda; hakaret, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret söyleminde bulunmadıktan kelli kalenin her bireyi yazacağı içerikte vicdanı gibi hürdür. 

2- sevgili biladerimizin dedesi nur içinde yatsın rahmetli sadrazam cemâleddin ruhi el bâki'den kalan bu kale kurulduğundan beri özgürlükler kalesi olarak anılmıştır hep. dolayısı ile ipe sapa gelmez iddialarla kalemizde bir takım yasaklamalar, diktatoryal uygulamalar yapılacağı söylentilerini toptan reddediyoruz. iddia sahiplerini ispata davet ediyoruz.

şu iyi bilinmelidir ki; kale ortağım biLaderimin kendi namına beyan ettiği görüş ve kurallarına katılmasam da saygı duyarım. saygı duyacağım. buradan kalemizde iç huzursuzluk peydahlamaya çalışanlar avuçlarını yalayacaklar. kuşlara üç öğün yem atmakla mükellef olacaklardır.

ezcümle ve filhakika; dört mevsim kalemizi ziyaret edebilecek, yurtiçinden ve yurtdışından ve hatta dünya dışından gelecek misafirlerimiz hiç endişe buyurmasınlar. gerek içlerini ve gerekse ceplerini ferah tutsunlar.


* kalemiz eskiden olduğu gibi 7/24 ve tabi ki ücretsiz olarak ziyarete açık olacak. isteyen anadolu'nun bağrından, isteyen orta dünyadan, isteyen uranüs'ten gelip hiçbir zorlukla karşılaşmadan, vize-pasaport uygulamasına girmeden ellerini kollarını sallayarak kalemizi ziyaret edebilecekler. tek şartımız yedikleri yemişleri yerlere atmamaları olacaktır. 

* yine ziyaretçilerimiz eskiden olduğu gibi kendi öz çekimlerini kendileri yapabilecektir. buradaki tek şartımız da; ziyaretçilerimizin öz çekim sırasında kalenin burçlarına tırmanmaktan kaçınması ve burçlardan sarkmamaları olacaktır.


* hakeza ziyaretçilerimiz yine eskisi gibi hakaret, nefret ve ayrımcılık suçlaması içermeden dilediğini kale defterine yazmakta özgürdür.


3 - son olarak biLaderliğimizi tartışmaya açacak kadar alçalan seviyesiz olan güruh ve kamuoyu şunu bilmelidir ki; biz tek yumurta biLaderi değil çift yumurta biLaderiyiz. dolayısı ile fiziki görüntümüz olduğu gibi ruhsal yapı ve düşüncelerimiz, zevklerimiz ve renklerimiz de belirgin farklılıklar göstermektedir. 

misal, biLader fanatik bir ozu hayranıyken ben deniz katıksız bir akira kurosawacıyım. yine biLader, tanita tikaram fanıyken ben joan baez taraftarıyım. keza bilader ismet özel'e şair der ben cahit zarifoğlu'na. düşünün tosun paşa filminde bile ayrılırız. ben tellioğulları'nı o seferoğulları'nı tutar. ama bir tek sevgi ve saygı da ayrılmayız. muhabbetimiz çünkü bâki.

son tahlilde sevgili kale sakinleri ve değerli ziyaretçilerimiz müsterih olun. itidalli davranın. ani hareketlerden kaçının. yaşlı ve çocuklara iyi davranın. pırasayı sevin lütfen. bizler sizin için varız ve dikkatsiz albayımın dikkatli açıklamalarından sonra gerekli tüm tedbirler alınmıştır.
şöyle ki;

sevgili biLaderimin vicdan-i red ile yapmam-etmem diyerek çekinser kalacağı faaliyetlerden;

-yazmayacağım dediği aşkı mithad selim yazacak

- çekip koymadığı fotoğrafı midhad selim bilgisayardan bloga yükleyecek

-dinleyip de eklemediği şarkıyı mithad selim yazının altına veya üstüne linkleyecek

- dilinin ucuna gelip de sövemediği küfürü elbette ben de etmeyeceğim. (siz beni ne sandınız bayım ve siz sevgili bayan?)

- ama ve lakin; tdk'ya inat ve daha çok tembellikle her zamanki gibi küçük harflerle aklına eseni yine mithad selim yazmaya devam edecek. 



kamuoyuna saygıyla duyurulur.

avlonya kalesi
bedenlerinden, sporundan ve dahi ekonomisinden sorumlu zabiti

albay mithad a. selim
271055711934

.

joan baez - dona dona 


Şubat 25, 2022

Bu Bir İrade Beyanıdır


Sevgili Biladerim Mithad A. Selim'le bu bloğu açtığımızdan beri içimde bir soru: Şimdi ben buraya ne yazacağım? Sonuçta onun da, benim de yazdığımız yerlerimiz var. Aklımızda, gönlümüzde ne varsa tezgahımıza koyuyoruz. Seveni oluyor, sevmeyeni oluyor ama mal her zaman tezgahta. Öyleyse okuyucu neden onca mesaisi varken bir de burayı okuyacak? Hangi derdine derman olacak ya da hangi sevincini çoğaltacak? 

Yazmadığım günler içerisinde Bilader'e olan saygım ve sevgimden ve burayı önemsediğim için tüm bunları düşündüm. Her şeyden önce okuyucu için yazılması fikri pek aklıma yatmadı. Sonuçsuz bir çaba. Milyonlar içinde nasıl bir ortak payda bulacaksın da insanları memnun edeceksin? Mümkün değil. İkinci sorun ben aynı benim, kişisel bloguma yazdığımdan farklı bir şeyleri nasıl yazabilirim ki? Bu da gerçekçi değil. 

Sözün başında söylediğim gibi, bu bloga "Ne" yazacağıma ve "Neden" yazacağıma karar vermek benim için hiç de kolay olmadı. Ama buldum.

Buraya yazmak istiyorum çünkü; buraya yazdıklarımın kalıcı olmasını, silinmemesini istiyorum. 2005'den bu yana iyi kötü blog dünyasının içindeyim. Farklı farklı bloglarda yüzlerce yazı yazsam da, bir zaman sonra hepsini sildim. Şu an yazdığım Onikinci Kattan Hikayeleri de sileceğimi adım gibi biliyorum. Belki diyorum, burası kalır. O yüzden burada yazacaklarıma biraz daha özen göstereceğimi, kişisel blogumda yaptığım gibi her dilimin ucuna geleni söylemeyeceğimi düşünüyorum. İstiyorum ki, kıymetli bir şey olsun. Zamandan, yerlerden ve insanlardan bağımsız olsun ama yine de sadece insana ilişkin olsun. Yıllar sonra beni hiç tanımayan biri okuduğunda da keyif alsın, azıcık da olsa içi ferahlasın. 

Bu isteğin oldukça iddialı olduğunun farkındayım. Öyleyse işe nasıl yazmayacağımla ve ne yazmayacağımla başlamalıyım. 

Nasıl yazmayacağım? 
  • Yazılarımda alıntı olmayacak. Etkilendiğim bir düşünce, söz, fikir olabilir ama asla doğrudan bir alıntı olmayacak.
  • Herhangi bir link, fotoğraf, resim, video ya da ses kullanılmayacak. 
  • Kontrol edilip, düzeltilmeden yayınlanmayacak.
  • Yazılar dağınık ve amaçsız olmayacak. İçinde bir değer önerisi barındıracak. 
  • Üslup, açık ve nezaketli olacak. Çocuklar da okuyabilecek. 

Peki ne yazmayacağım? 

Bu sorunun cevabı çok açık ve net: Aşk hakkında yazmayacağım. Çünkü aşk da tıpkı insan hakları gibi içi çoktan boşaltılmış kavramlardan. Dünyanın her yerinde, milyarlarca insan, her an, onlar hakkında konuşuyor, dinliyor, alıyor, satıyor, yazıyor, çiziyor, refere ediyor, para kazanıyor, suyunu sıkıyor, turşusunu kuruyor ama günün sonunda bir de bakıyoruz ki; benim kel başıma sürecek kadar bile ne insan hakları var ortada ne de aşk! O yüzden bu blogdaki yazılarımda aşk olmayacak. İnsana dair her şey olacak ama o olmayacak. Belki böylece ona hak ettiği değeri tekrar kazandırabiliriz.

Bu kısa yazıyla; buraya ne yazacağımı, nasıl yazacağımı ve bu bloga ilişkin düşüncelerimi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Artık yazmaya başlayabilirim. Görelim bakalım, gelecek günler ne gösterecek, küp içinden ne sızdıracak. 

Lüzum üzerine şunu da açıkça belirtmeliyim ki; bu ifade ve niyetler sadece benimle ilgili olup, hiç bir şekilde sevgili blog ortağım Bilader'imi bağlamaz. O buraya istediğini, istediği şekilde yazabilir veya yazmayabilir. Her halükarda ortaklık payı %50'den aşağı düşemez. 
 
Son olarak; madem alıntı, video, fotoğraf, müzik ve aşk olmayacak dedik; öyleyse bu beş başlığa ilişkin tek kullanımlık hakkımı da bu yazıda kullanıp, meseleyi kapatayım: 

1. Fotoğraf: Carolyn Drake

2. Video ve Aşk :

3. Alıntı : Chuang Tzu 


Meyva vermeyen bir ağaç kadar
faydasız olsun bu yazdıklarım.
Dallarını meyvasına tamâ edip
kimse taşa tutmasın.
Bu yazdıklarım çok budaklı, cok bükümlü
bir ağaç kadar faydasız olsun.
O zaman marangozlar
kesip biçmeye değer bulmaz böyle bir ağacı.
Dokusu gevşek, gözenekleri geniş, reçinesiz
bir ağaç gibi faydasız olsun bu yazdıklarım.
Odun olmaz bu ağaçtan desinler,
yakmasınlar.
Faydasız olsun, yine de
bir ağaç gibi olsun bu yazdıklarım:
Kökü toprakta;
başı gökyüzüne dönük.
Belki kimse bahçesine dikmez,
şehrin bulvarlarına da sokmazlar onu.
Ama
uzak, kıraç bir ıssızlıkta
bunalmış bir yolcu
dibinde oturacağı,
sırtını dayayacağı bir ağaç buldu diye
ferahlarsa
bu yeter.

Şubat 22, 2022

22.02.2022 saat 22:22 de neler olacak neler?







sayılarla aram oldum olası iyi olmamıştır. matematik dersleri ömrü müfredatımda dört buçuktan beş olsun bizim olsun tadındaydı hep. sorunsuz, çapaksız, ikmale kalmadan hallettik çok şükür. 
lakin hayat rahat durmuyor! istemediği otu hep insanın burnunun dibinde bitiriyor. misal az önce haberlere bakayım dedim. kocaman puntolarla; 22.02.2022 de bugün ne olacak? dünya saat 22:22’ye kilitlendi! işte tüm teoriler demiş güzide bir internet haber gazetesi! altını okumadım. çünkü benim tepem attı. hatırlarsanız 2012 yılında da mayalar mı inkalar mı bir şeyler bir şeyler olmuştu da dünyanın yarısı izmir şirince’ye kaçmıştı falan. marduk çarpıyordu dünyaya neyin hani. hülasa-ı kelam; toplum hatta dünya ahalisi olarak boş işleri milli spor derecesinde seviyoruz. dolayısıyla 22.02.2022 tarih ve 22:22 saatinde ne olacağını ben bilemem. allah'tan gayrı kimse bilemez. ama ve lakin ne olmasını istediğimi yazabilirim. 
evet buyrun işte; 22.02.2022-22:22 de olmasını umut ettiğim sıralı tüm isteklerim aşağıda kamuoyunun dikkatine sunulmuştur...

1- öncelikle biraderin bir sır gibi sakladığı, sabrımı sınadığı ve kim bilir belki çaldırıp bir şey denediği ama benim duymadığım telefonum yüzünden hala ve ısrarla beklediğim avlonya kalesi açılış yazısını bekliyorum.
.
2- 19 şubat çekilişi için ismini vermek istemediğim bir süper marketin verdiği ama hala sıralı tam listeye bakmadığım piyango biletine büyük ikramiye çıksın istiyorum. peki tamam teselliye de razıyım müdür.
.
3-bakanlar kurulunun olağanüstü toplanarak elektrik-doğalgaz-su giderlerinden artık para alınmayacağını dahası milletvekili maaşlarının üçte birini alıp kalan üçte ikisini bütçeye bağışlayacaklarını, makam araçlarını iade edip özel araçlarını kullanacaklarını ve aynı çağrıyı muhalefet milletvekillerine de yaptıkları bir deklarasyon yayınlamasını bekliyorum.
.
4-silahsız, savaşsız bir takım mistik güçlerle ukrayna’nın rusya’yı, meksika’nın amerika’yı ve filistin’in israil’i ilhak etmesini, afrika’nın suya, yiyeceğe doymasını refaha ermesini istiyorum.
.
5- dünya bi yarım saatliğine dönmeyi bıraksın. dön dön dön dolap beygiri gibi asırlardır. midesi bulanır, başı döner şeyin. neyin? dünyanın. azıcık dinlensin. nefeslensin diyorum. belki küresel ısınmayız. buzullar erimez falan bir süreliğine. sevaptır hem.
.
6-hayır! emel müftüoğlu’nu unutmadım. unutur muyum? unutmam. evet insanlar el ele tutuşsun. hayat bayram olsun. insanlar, gerçekten İNSAN olabilsin. savaşlar, açlık sefalet olmasın.
.
7-birader sözünü tutsun, hafta sonu istanbul’a geliyorum desin. gelirken de kestane şekeri getirsin!
.
8-trafik hatta tüm toplum kurallarına uymayanları, saygısızları, kifayetsiz muhterisleri ki az önce jeepinden içtiği teneke kutuyu sokağa fırlatanlar gibi insanımsıları görüp anında toza dönüştürecek ya da dondurup kuzey kutbuna fırlatacak yüzde yüz başarılı bir buluşun açıklanmasını istiyorum.
.
9-birinin beni, gördüğüm bu fazla bilim kurgu soslu rüyadan kibarca uyandırmasını istiyorum.
saat tam 22:22 de. 
evet.
..


Şubat 20, 2022

neden avlonya kalesi anlatsana biraz?



sevgili dostlar, romalılar ve aziz kartacalılar ve dahi şu an ortalıkta gözükmeyen ama ilerleyen zamanda bir istanbul metrobüsünü, bir avm'nin imax teknolojisi kullanan sinema salonunu yahut bir olimpiyat stadını doldurur gibi bu kalenin bedenlerini dolduracak siz sevgili ve çok sayın okuyucular; biLaderim dikkatsiz ve ben deniz mithad selim, aşırı güneşli bir cumartesi öğleden sonrası yarım saat konuştuk. gündelik dünya telaşından, rutin sıkıntılardan, ekonomik darboğazdan, survivordan, müge anlı'dan, esra erol'dan ya da ne bileyim fokların özgürce çiftleşememesi gibi meselelerden sıyrılıp biraz olsun nefes alacağımız, bir tuşla ulaşabileceğimiz şehrin gürültüsünden, kirli havasından uzakta bir yerimiz olsun istedik. biLaderin büyük dedesinin büyük dedesinden kalma bir kalesi varmış. eksik olmasın bilader de;  "olm zaten boş duruyor asırlardır bari bir işe yarasın" dedi ve kale kapılarını ardına kadar hizmetimize açtı.

ezcümle; herkesin misafir olduğu, hiç kimsenin bâkî kalmadığı bu kubbede nihai amaç; hoş bir sadâ bırakmak. umarım başarılı oluruz da önümüzdeki maçlara bakmak zorunda kalmayız.
evet böyle.

.

tarkan - geçcek